Katılımcı Demokrasi
Kararların tüm topluluğun katılımı ile alınması ve katılımın
teşvik edildiği ortamlar temel ideallerimiz. Sorun bunun için ne tür
mekanizmalara ihtiyacımız var? Hangi mekanizmalar bizlere daha fazla demokrasi,
daha fazla özgürlük, daha fazla öz yönetim sağlar? Bunun her zaman, her yerde
uygulanabilir bir formülü yok. İhtiyaçlarımız ve olanaklarımızdan hareket
etmek, kurduğumuz her mekanizmanın baştan yanlış olabileceğini ya da zamanla
yozlaşabileceğini varsayarak her zaman mekanizmalara dair kuşkulu olmak, katılım
ve üretkenliğin ne düzeyde gerçekleştiğini sürekli sorunsallaştırmak ve gerekli
gördüğümüzde hızla mekanizmaları yıkıp yeniden kurmak önemli yol ilkeleri.
Mekanizmalar-temsiliyet yaratırken cimri davranmak, zorunlu ve işlevsel olmayan
hiçbir konuda temsilliyet oluşturmamak, birden fazla aday bulunabildiği
durumlarda “seçim” değil “kura” yöntemine başvurmak, kısa süreler ve rotasyon
uygulamasında ısrar etmek, geri-çağrılabilirlik gibi önlemler sistemik iktidar
oluşumlarından bizleri koruyacak tutumlar olacaktır.
Özyönetim
Dar anlamda işçilerin bireysel işletmelerdeki temel karar
alma sürecine doğrudan katılmalarını ifade eder.
En genel anlamda, sosyalist toplumun ekonomi, siyaset ve
kültürde temel yapısıdır. Toplum yaşamının tüm alanlarındaki temel karar verme
yetkisi, hem üretim hem de bölgeler düzeyinde örgütlenmiş özyönetim
konseylerinde ve kurullarındadır. Özyönetim organlarının üyeleri:
- serbestçe seçilirler
- seçmenlerine karşı sorumludurlar
- heran görevden alınabilirler
- rotasyona tabiidirler
- maddi ayrıcalıklardan yoksundurlar.
Özyönetim parlamenter demokrasinin tersine siyasetle sınırlı
değildir, ekonomi ve kültür alanlarına yayılır; cokmerkezleşmeye en az düzeyde
koordinasyon amacına ulaşmak için doğrudan katılım ve yetki devrine önem verir.
Özerklik
Özerklik, merkezi örgüt yapısını, dolayısıyla hiyerarşiyi
reddeden, gönüllü katılım üzerine kurulu, gizliliği değil açık olmayı seçen
bireylerin bir aradalığıdır. Bir düşünce ve dayanışma birliğidir.
Belirli bir bölgede yaşayan halkın kendi kendini
yönetebileceği yetkilerin bunlara devredildiği, diğer yetkilerin merkezi
devlette kalmaya devam ettiği bir idari-hukuki yönetim biçimi.
İdari-Hukuki Özerklik Biçimleri
Bölgesel Özerklik: Bir bölgenin sadece yerel birimlerinin
idaresi değil, aynı zamanda yerel olarak seçilmiş ve yasa koyucu yetkiye sahip
bir yasamanın ve bunun yanı sıra bir de yürütmenin bulunduğu bölgelerdir.
Kültürel veya Kişisel Özerklik: Bu özerklik biçimi, etnik,
dilsel ya da dinsel bir grubun üyelerinin bireysel olarak dâhil olduğu bir
derneğe, kuruma ya da bu grubu temsil eden bir kişiye tanınan özerkliktir. Bu
gerçek ya da tüzel kişi olabilir.
Bu modele örnek olarak sıkça gayri Müslimlere özerklik
tanıyan Osmanlı’daki Millet sistemi verilmektedir.
Yerel özerklik, yasal
ve siyasal özerkliğin tam olarak sağlandığı yerel yönetim sistemlerinin
karakteristiğidir.
Yerel özerkliğin iki ana faktör tarafından
şekillendirildiğini görmekteyiz.
1-
Ekonomik
ve sosyal faktörler: Bu faktörler tartışılırken kapitalist ilişkilerin, globalleşmenin,
fordizimden postfordizme geçisin ve yeni
teknolojinin ağırlıklı vurgulanıp, araştırıldığını görmekteyiz
2-
Yasal ve
siyasi doğalı faktörler: Bu faktörler
ise kurumsal dinamikleri ve yerel yönetimlerin politik ve yasal
statülerinin çalışılmasını ağırlıklı olarak gündeme getirirler.
Yasal ve siyasal
özerklik bağlamında yerel özerkliğin
farklı ülkelerdeki seviyeleri:
1-
Yüksek
Özerklik Kategorisi: Yasal ve Siyasi
Özerkliklerin garanti altına alınmış olması- İspanya, Almanya
2- Orta Yerel Özerklik Kategorisi:
a) Siyasi
özerkliklerinin yüksek fakat yasal özerkliklerinin çok yüksek olmaması- Fransa,
İtalya ve Amerika Birleşik Devletleri
b) Yüksek
yasal fakat düşük siyasal özerklikler- , İskandinav ülkeleri
3- Düşük Yerel Özerklik Kategorisi:
a) Yasal ve
Siyasal Özerkliklerin güvence altına alınmaması- Kanada, İngiltere
b) Türkiye’de
müştericilik ve hemşehrilik ilişkileri yaygın olduğu halde, yüksek siyasal
özerkliğin varlığından bahsedemiyoruz çünkü bu ilişkiler Page ve Goldsmith’in
araştırmaları sonucunda, Akdeniz ülkelerinde buldukları fonksiyonları yerine
getirmekten çok, genellikle özerkliğe zarar verici, eşitliksiz ve yolsuzluğa
sıkça yol açan ilişkiler olarak tanımlanabilir. Bu değerlendirmelerden sonra,
Türkiye yasal ve siyasal özerkliğe sahip olmamasından dolayı, düşük yerel
özerklik kategorisinde tanımlanabilir.
Federasyon
Federasyon, coğrafî yapılarına göre oluşmuş birden fazla
devletin kendi istekleriyle bir araya gelerek dışarıya karşı tek bir siyasal
güç olarak görülmeleri ve bu amaçla kurdukları örgütün, kendisini oluşturan
devletlerin üzerinde olması; iç işlerinde ise, gene aralarındaki anlaşmaya göre
geniş veya dar ölçüde özerk olmaları ile oluşan topluluk.
Federal devlet bu anlamda iç yapıları itibariyle özerk olan
devletlerin (federe devlet) oluşturduğu siyasi bir birliktir. Federe
devletlerin her biri kendi ülkesine, anayasasına sahip iken diğer devletlerle
olan ilişkilerin düzenlenmesinde yetki federal devlete aittir. Bununla birlikte
federe devletlerin içinde kendi yasama, yürütme ve yargı organları da vardır.
Fakat yasalar üst devlet (federal devlet) kimliğine ait anayasaya aykırı olmama
koşulu taşır. Federe devletler iç güvenliklerini sağlamak amacı ile kendi polis
teşkilatını kurabilir ve farklı yargılama hususları belirleyebilir. Bir federe
devlet için suç teşkil eden bir yasa diğer devlet için suç teşkil etmeyebilir.
Farklı federe devlet yasalarının uygulanmasında çoğunlukla bulunulan yer göz
önüne alınır fakat uygulamada kişilerin hangi federe yapıya bağlı bulunduğu
hususuna göre de hareket edildiği görülmektedir. Bu durum ülkeden ülkeye ve
özerklik genişliğine göre farklılık taşımaktadır. Yine uygulamada görülen başka
bir durumda dolaşım esnasında olan vatandaşın çelişen yasalara muhatap kalması
durumunda üst anayasa kanunlarının geçerli olabileceğidir
Hiyerarşi
Hiyerarşi, bir toplulukta veya bir kuruluşta yer alan
kişileri alt-üst ilişkileri, görev ve yetkilerine göre sınıflandıran
sistemdir. Topluluk halinde yaşan
canlılarda grup davranışları vardır ve bu sosyal bir davranıştır. Bu davranış
grup içinde dayanışmayı arttırır ve türün evrim sürecinde baki kalmasında
avantajlar sağlar. İşbirliği, yarışma, oyun, savunma, iletişim meydana getirir
ve bir hiyerarşi oluşturur.
Otorite seviyelerine göre bireylerin organizasyonuna sosyal
hiyerarşi denir. Hiyerarşi bir ast-üst ilişkisi getirdiği gibi belirli bir
özdenetim de sağlar.
Hiyerarşi biçimsel demokratik süreçler incelenirken genel
olarak eşitsizlik yaratan olumsuz bir unsur olarak ele alınır. Buna karşılık
bir politik program çerçevesinde etkinliklerin sürdürülmesi için faydalı ve
zorunlu olduğu da vurgulanır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder