'Gezi'nin Bakiyesi' Çalıştayı 2 - Özyönetim ve Demokrasi - Notlar
* Tartışma eksenleri
Gezi'nin Bakiyesi çalıştayının ikincisi 8 Haziran günü Don Kişot
Evi'nde gerçekleşti. Özyönetim ve doğrudan demokrasi başlıklı
çalıştayda, birkaç tartışma ekseni öne çıktı.
-Demokrasinin
salt teknik değil aynı zamanda politik bir mesele olduğu belirtildi.
Özyönetim, özörgütlenme, denetim, özerklik gibi kavramların
işlevleri ve eksikleri konuşuldu. Bir eğilime göre forum, bostan ve
işgal evleri sınırlı da olsa belirli alanlarda özyönetim uyguluyor.
-Pek çok konuşmacı bir forumun kimlerden oluştuğu sorusunun altını
çizdi. Bunu forumun kendini tanımlama ihtiyacı şeklinde dillendirenler
de oldu. Bu bağlamda forumların mahalleyle ilişkileri tartışıldı; bir
kopma / içe kapanma tehlikesine dikkat çekildi. Bir arkadaş bunu
forumların 'inisiyatif'e dönüşme tehlikesi olarak dillendirdi. Bir diğer
arkadaş ise her forumun / işgal evinin ana mekandan dışarı doğru etki
alanını ölçmesi önerisiyle geldi.
-Bu bağlamda yeni insanları
katmanın önemine vurgu yapıldı: Bazen bir işgal evinin kapısının dahi
dışarıdakiler için aşılması zor bir eşik olduğu belirtildi. Çalışmalara
daha sık zaman ayırabilen arkadaşların ayıramayanları dahil etme
noktasında sorumluluğu olduğu ifade edildi.
Bir katılımcı,
işgal evlerindekiler pek fark etmese de pek çok forumun sönümlenmeye yüz
tuttuğuna dikkat çekti. Bu nedenle forumların nasıl yeniden
canlandırılacağı meselesinin önümüzde durduğunu belirtti.
-Bir eğilime göre, forumların mahalli demokrasiyi inşa etmesi için
öncelikle kentsel dönüşüm kaynaklı yerel sorunlara (Haydarpaşa, Marmaray
vs.) odaklanması gerekiyor.
-Bir diğer tema ise ülke
gündemindeki aciliyet taşıyan gelişmelerle ilgiliydi. Bazı katılımcılar
bu tür durumlarda acilen inisiyatif almamız gereğinin altını çizdi; bu
nedenle de, kurulan çalışma gruplarına güvenilmesi gerektiği vurgusu
yaptı. Bu bağlamdaki sert eleştirilerin inisiyatifi kırabildiğini
belirtti. Bazı katılımcılar ise bu tür gelişmelere acilen refleksif
tepki vermemiz gerektiği hissinden çıkmamız gerektiğini dile getirdi.
Bunun bizi bir 'negatif politika'ya sıkıştırabileceği, asıl işimiz olan
özörgütlenme / mahalle örgütlenmesinden uzaklaştırabileceği belirtildi.
-Bu bağlamda forumların karar alma mekanizmalarının
netleşmesi gerektiği de ifade edildi. Kişilere çeşitli çalışmalarda
inisiyatif tanımanın önemli olduğu söylendi; ancak bunun bir 'emek
hiyerarşisi' (ne kadar emek, o kadar söz hakkı) yaratmasının önüne
geçmek gerektiği vurgulandı. Geri çağırma mekanizmasının önemi sık sık
dillendirildi. Michael Hardt'ın da bahsettiği 'liderlik gibi olmayan
liderliği' oluşturma meselesi konuşuldu.
-Bir katılımcı
Kadıköy forumlarının bu süreçte öne çıktığını ve dolayısıyla sorumluluk
alması gerektiğini ifade etti. Forumların ortak web sitesi oluşturması
önerisi geldi; ayrıca İspanya, Yunanistan gibi ülkelerden katılımcılarla
bir uluslararası forum / sosyal forum düzenleme fikri ortaya atıldı.
Yine sonbahar ortalarında bir festival düzenlenmesi de önerildi. Ancak,
sosyal forum ve festivalin şu andaki halimizle bizi aşacağını
belirtenler de oldu.
-Herkesi bu temalardan hareketle daha fazla yazmaya ve tartışmaya davet ediyoruz!
* Konuşmalar:
-Kadıköy bld. gelip ‘meclis’e davet ederse sıkıntı olur. Bu
yönetimin-iktidarın parçası olamayız. Belediye vs. den bağımsız
olmalıyız.
-Lübnan: aşiret > Özyönetim hangi koşullarda
geçerli? Köy > ayrılmak isteyebilir. Din, dil vs. üzerinden.
Devletin gözünde eşit olacak mı? Her demokrasi diktatörlüktür.
Alternatif iktidar tanımı > bayrağımız farklı olmalı.
-Forumlar aslında eylem tarzımızı belirlemek için oluştu.
1. Kendi eylem biçimimizi kararlaştırdığımız forumlar.
2. Kadıköy’de kent mücadelesi verirken yapılan forumlar. Özdenetim yapmaya çalışıyoruz. Baskı grubu > yerel yönetimi denetim
3. Müşterek alanlar > aslında tüm karar mekanizması biziz > küçücük de olsa özyönetim örneğiyiz.
- Öz örgütlülüklerimizi nasıl geliştireceğiz? Ancak özdenetim
yaratabiliriz. Ortaklaştırılmadan özyönetim olmaz. Ör: Fabrika ‘burası
özel mülkiyetim’ diyebilir kirletip.
- Gezi tam bir demokrasi
örneğiydi. ‘Yapıcam’ dedi yaptırmadık. Bu demokrasinin ta kendisiydi.
Mahallemizde ise demokrasiyi örgütlemeliyiz. Mahallemize yönelmeliyiz.
Kadıköy sorunlarında boğuluyoruz. Projeler çok vahim. Ne ses
çıkarabiliyoruz?
Ör: Acıbadem yangın çalışması, Caferağa M.
Ayvalıtaş meydanı çalışması, Tuğlacıbaşı… Belki mahallemizde demokrasiyi
sağlarsak İstanbul’a da yansır. Çok iyi bir yere gitmiyoruz.
Tartışmamız gerekiyor.
- Caferağa meclis > forum >
dayanışma olarak evrildi. 80 öncesi Fatsa vs. gibi örnekleri vardır.
Hedefleri yerine getiremiyor. Kendi içine kapandı. Film gösterimi vs.
vardı ortadan kalktı. Dışarıda ne varsa ona refleks gösterme başladı.
Diren Kadıköy eyleme saat 5:00 te çağırıyor. Çalışanlar katılamaz.
Ötekileştirme var. Demokratik olmayan yanımızı ortaya çıkarmamız
gerekiyor. Film güzel fikir. Atölyeler duyulmuyor fazla.
- İş
yükü ve sorumluluk çok fazla. Demokrasi bizi kilitliyor. Bazen acilen
bir şey yapmak gerekiyor. Siyasi örgütler yeterli olmuyor. Alternatif
bir şey ortaya koymamız lazım. Devlet nefes almadan her gün öldürüyor.
Ben başka taraftan yaklaşıyorum > acil refleks geliştirmek istiyorum.
Forum toplantıları > refleks geliştirenleri dışlamamalı. Başka çözüm
yolları bulunmalı.
- Herkese söz hakkı veren sistemden
bahsediyorsak bu zorlu bir şey. Problemler gelişkin olursa çözüm de
gelişkin olmalı. Doğrudan demokrasi salt teknik mesele değildir.
Metodlar çok geri > temsili demokrasi. Güdümlü > hedef için
temsillerin gelişmesi sıkıntılı. Hızlı kararlar da olmalı. Mekanizmalar
oluşturmalı. Forum tartışması > teknik sorunlar. Kocaman açık forum
olmalı mı? Ayrı toplantı alınabilir. Katılıma açık olmalı. Müdahale
şart. Etik problem: foruma gelmeden eleştiri yapmak. Belediye, yönetimi,
iktidarı tartışmadan bunu yapamayız. Toplantıya gelmeden toplantı
sonuçlarının ciddi eleştirilmesi doğru değil. Caferağa her hafta film
gösterimi yapıyor.
- Üniversite forumlarına katıldım. Eylem
> Bilgi Üni forumu toplanmadı. İnsiyatif almış kişiler vardı. Fakat
forumları gözlemledim > ‘biz’ ve insiyatife dönüşme sorunu > bu
mekanizma yerine benzer/ortak fikirleri olan grup olmalı. Varolan siyasi
yapılardan çok da farklı değil henüz. İnsiyatif mi olacağız? Mahalle
adına söz söyleyen ama mahallenin dışında mı olacağız? Yoksa toplumsal
bir alan mı yaratacağız?
- Doğrudan demokrasi olduğuna
katılmıyorum forumların. İktidar ilişkisi tanımı üzerinden faaliyet
yürütüyoruz. Tanımlarımız gitgide daraldı. İktidar ilişkisi bir şekilde
ortaya çıkıyor. Caferağa önce forumda karar alıyor. Lice’de katliam
yaşanmış > acil karar alınması gerekiyor. Forumlar gelenler, iş
nedeniyle gelemeyen.. Daha çok emek harcayanların daha fazla söz sahibi
olması. Rotasyon ve geri çağırım > bunların farkında olmalı. Tanımı
netleştirdikçe sorun oluyor > çok net tahammülsüzlük örneği
olabiliyor. Algısal düzeyler farklı olabilir. Farkındalık vs. yaratarak
bu algıyı değiştiremeyiz. Emek üzerinden çözüm olmalı. Forumlar karar
alma mekanizması. Lice için mutlaka forum kararı olmak zorunda değil ama
‘Caferağa Day.’ demek de zorunlu değil.
- 1 yıldır
birliktelik önemli başarı. Forum sorunları çok basit şeyler aslında.
Acelecilik: karar almakta zorlanıyoruz. Foruma katılmayıp mail grubunda
tartışma> bunlara tahammül edilmeli. Hiyerarşik tavır içine
girilmemeli emek üzerinden. Eleştirelim ama gel katıl sen de diyelim.
Birlikte iş üreterek aşarız. Çok yüce hedeflere gerek yok. Kendi
yatağını derinleştirecek hedefler. Tütün Deposu’nda sergi > Acının
iki yüzü. Öldürülen asker ve gerilla aileleri. Burada izlenmeliydi. Bu
sergiyi buraya taşımalı. Caferağa Evi’nde. Gezi’ye de uygun. Ayvalıtaş
Meydanı’nda da olmalı. Bu iş birlikte yapılmalı. Çevremizi
dönüştürebiliyor muyuz? Müdahale etme dahil ol.
- Bu
çalıştayın varlığı bile diyalektiğin sonucu. Eleştirme ve analiz etme
refleksi göstermek > çok sevindirici. Pratik doğru okunuyor. Dev bir
sorun yumağı değil bence. Caferağa > alternatif yaratmanın çok kolay
olmadığı bir bölge. İşimiz zor. Kişisel vicdan devreye girmeli. Eylem
> demokratik mekanizma sorununa çok takılmamalı. Eylem
baltalanmamalı. Demokrasi çok hoştur diyemeyiz. Koşullardan bağımsız bir
tanım olamaz.
- Forumların sorunları > karşı işgal.
Devletin olmayan siyasi bir alan açma imkanı. Müşterekleşen siyasi
alanlar bizzat forumlar tarafından işgal edildi. O alanın sahibi gibi
davranıyoruz. Temel problem buradan. Herkes için olmasında zorlanıyoruz.
Devlet her birimizin içinde var ve bunu tekrar ediyoruz. Aciliyet /
negatif politikaya hapsolduk. HES’ler, Lice… fikir tartışması yerine
bunları aciliyet üzerinden sıralıyoruz. Tek siyasi faaliyetimiz eylem
çağrıları. Özyönetim / öz örgütlenmede bu negatif politika devreye
giriyor. Belediye üzerinden kendimizi tanımlamamlı. Denetlemeyle
başlayıp yönetimde yer almaya kadar gidebilir. Sadece teşhir etmek
değil. ‘Kirlenmemek’ adına bundan kaçınamayız.
- Emek
hiyerarşisine katılmıyorum. Emek değil iş üzerinden olmalı. Eylem
biçimleri sadece sokaklara çıkmak değildir. Lice önemlidir. İnsanlar
arasına karışalım > bilgilendirelim. Bunları konuşmalı ve enerji
harcamalı. Kim ne enerjisi varsa ona katılsın.
- Dişliler aynı
yöne gitmez. İrili ufaklı dişliler > yağlanabilir. Özeleştiri:
Mahalle ve esnaftan uzaklaştık. Bölge bölge yayıma olmalı. Basamak
basamak > temelden, esnaftan başlanmalı.
- Sadece forum
toplantılarına katılarak mı ilişkilenme olabilir? Hepsi değerli. Açık
davranmalı > yüzünü görmesek de yakın hissedebilir. Acil eylem ruh
hali: teatral sahnele mi oldu forumlar? Aciliyetten uzaklaşmak demek
Lice’den, Soma’dan uzaklaşmak değil Boğaya eylem örgütlenmenin forumu
olmamalı. Yaşadığımız yerlerde gündemleştirmeli. Zayıf eylemlere doğru
gidiyor. Forum bence zaman kaybı değil. Forumda çok zengin bir şeyler
çıkabiliyor. Soma’da örneğin çok güzel fikirler çıktı.
- Bu
forum ‘Gezinin Bakiyesi’ bile çok değerli. Bir tarihin özneleri
tarafından tartışılması çok değerli. Birarada olup fikir tartışmak çok
değerli. Gezi öncesi > kendimizi refleksif olaylara tepki gösteren
canlı organizmalar gibi tanımlıyorduk. Muhasebeyi çıkarıyor ve fikir
tartışıyorsakk bu çok değerli. Kadın sorununu kadınların, Kürtlerin
kendilerini tartışması, çocuklara söz verilen bir forum. İnsanları karar
alma mekanizmasına katmalı. Emek hiyerarşisi tehlikeli. Kapalı kapılar
ardında karar alınamaz. 14 Temmuz yıldönümü : uyarıları dikkate almalı.
(Yel değirmeni ve Caferağa için) Mahallede ne kadar etkimiz var? Üç
sokak ötesindeki sorunu bilmiyorduk. Bu konuda ayrı forum olabilir.
- Eşit olduğumuzu biliyoruz ama pratiği nasıl çözeceğiz? Sanki o
eşitlik algısı herkese yayılmıyor. ‘Tahammül’ kelimesi ‘hoşgörü’yü
getirir – tehlikeli bir kelime. Özneyi olduğu gibi kabul etmek yerine
‘tahammül’ etmeyi > üstten bakar şekilde koymamalı. Emek: Doğal
iktidar olmamak için bireyler de kendilerini geri çekmeli.
-
Egemenlik ilişkileri > konsey, sovyet vs. Ölçek büyüyünce ister
istemez temsiliyet geliyor. Ufak sorunlar deyip geçemeyiz. Çözmemiz
gerekiyor. Başarıların ve sorunların dökümü yapılmalı. Önceki örnekleri
de tartışmalı : komün hayatı, LGBT… Farklı referanslar çıkarabiliriz.
- Öz örgütlenme. Burası, ütopyadan heterotopyaya dönüşmek üzere.
Sorunlar kendini gösteriyor. Nasıl kurumlaşırsak öyle örgütleneceğiz.
İktidarlaşmalar süreci de bununla ilgili. Burası kent demokratik
deneyimi. Sorunların aynılaştığı bir yer değil. Emekçi biri
gelemeyebilir – farklı sorunlardan dolayı katılamayabilir. Ekonomik
sorunlarla birlikte kent meselesini düşünmeli. İktidarlaşmayı engeller
bu durum. Duyarlılık – duygulanım üzerinden hareket ediyoruz. Bilgi
birikimi olarak da iktidarlaşma tehlikesi var. Ancak gelebilenler karar
alır yoksa.
- Geçen seneki süreç devam ediyor. İyi bir
noktadayız. Sorgulamalar bizi panikletebiliyor. Somut örnekler: ABD de
Cumhurbaşkanı’nı eleştiriyor. Amasya > park eylemi. Mezuniyet töreni
> Soma baretleri. 12 eylül yasaları devam ediyor. Çözüm çıkar mı?
Bilmiyoruz. Bu başlangıç. Heterojen yapı. Türkiye’nin geneli >
sistematik olarak eğitimsiz bırakılmış halk.
- eleştiri –
karar alma mekanizması. Yoğurtçu > rotasyon noktasında hep tıkandı.
Çağrı yapılınca gelinmedi ve çağrıyı yapanlar da geri çekilmedi. Emek
yoğunluğu üzerinden hiyerarşi de bundan. Mahalle forumları sönümleniyor.
Acıbadem üç kere bölündü. Yangın çalışması > kapı çaldık. Sokak
sokak çalışmalı. Veli ve öğrencilere internetten ulaşamayız. Sokak çl.
Olmadan dayanışmayı büyütemeyiz. Refleks tepki > Gazi mh. Gibi. Polis
hazır > boşa düşürmeli.
- Perşembe Soma’nın 1. Ayı olacak.
Film gösterimini bu Perşembe’ye alalım mı? Caddebostan Tarım İl
Müdürlüğü arazisi özeleştiriliyor. Çarşamba günü basın açıklaması saat
12:00’de. Hastane inşaatı: içerdeki hastalar varken haftaya eylem
olacak. Sosyal medyadan duyurulacak.
- Dans sanatçısı. Geziyle
ilgili dans şeklinde eylemler. Soma ile ilgili görüntüleri eyleme
dönüştürebiliriz. Dans gösterisi > Likit politika: Çarşamba 20:00’de
karga’da ücretsiz gösterim yapacak. Abbasağa’da vs. gerçekleştirmiş.
Kurumsallaşma ihtiyacı var mı? Ters yüz adam > soyunarak kırmızılı
kadına dönüşüyor. TOMA’nın önünde de yaptım > bir şey yapmadılar.
Yaratıcı yöntemleri zorlamak istiyorum. Tek başıma yapmak istemiyorum.
Sadece yürüyen insanlar bile etkili. Yaratıcı eylemler organizee etmek
isterseniz benimle iletişime geçebilirsiniz. Kapitalizmden çıkmak
istiyorum ama kirayı ödemem lazım.
- Forumlar sadece söz hakkı
veya karar alma mekanizmalarının konuşulacağı yer olmamalı. Eylemler
temelinde örgütlenme var. Birlikteliğin sürmesi için eylemin sürmesi
gerekiyor. Yel değirmeni iş üzerinden örgütleniyor. İş içinde
devamlılık. Peyzajlaştırma > bu matematiksel hesaplar bunu doğurur.
Temellerini bildiğimiz > dayanışma örneklerinden feyz alalım. Gezinin
ruhu komündür. Gezinin ruhu aynı zamanda bunun yönetsel biçimini
kurmaktır. Mahallemizde Kev diye bir dayanışma biçimi var > kahveden
kaynaklı. Anadolu’da insanlar nasıl dayanışıyorlar? İmece, mogdanlık,
totem, ortak ürün > kurallar semahi, yeni örnek Siverek vecd. İnsan
olarak durduğumuz yeri birbirimizle kurmalı. Uzak durarak bir yer
varamayız. Bütünlüğümüzü talep ediyoruz. Sadece diğeri için değil, insan
olmanın talebi. Ortak kasalar mı kuracağız? Birbirimizle birlikte
olalım. Yakın arkadaşarla kalmayalım.
- Gündem değişti.
İnsanlarda bu bilinci nasıl yaratacağız? İkincisi > kendi içimizde
dayanışma kurabilme > demokratik ilişkiler oluşturulabiliyor.
Caferağa > karar mekanizmasında bulunuyoruz. Karanlığa ulaşamama
durumu. Gezi’de ertesi gün işlerimizde döndük. Sönümlenme olacaktır.
Mahallemizde, işyerlerimizde net bir şekilde kurabiliriz. Kooperatif
önerisi çok önemli. Ortak mutfak önemli. Çalışan atölyeler > karar
mekanizmasında aktif olanlar değil, ihtiyaç sahipleri. Aylardır devam
ediyor. Bu önerileri teşvik etmeli. Bilinçli olarak geride durmayı
önemsemek lazım. Diğerlerini teşvik etmek > adımlarımızdan olmalı.
- Kadıköy’de tüketim kooperatifi çalışmasına başladık. Yerel üreticiyle
dayanışma > durdu. Sorumlulardan biri benim. Benzer sorunlardan >
toplantı organizasyonunda sorumluluk aldım. Koop. Çalışması iç
sorunlarla birlikte durma noktasına geldi. Aşırı insiyatif > iş
yürüsün diye. Tüketim > ortak mutfaklar > süreçleri organize
ederken dikkatli ve sorumlu olmalı. Özeleştiri veriyorum. Meksika >
Oaxaca halk meclisi. Bireyler de katılabiliyor. Uzlaşma yöntemi.
- Bazen acil refleks göstermeli. İş cinayetleri ve emek sömürüsü adına.
Sürdürülebilirlik önemli > eleştirilerden feyz almalı. Mahalleye
çıkma > dayanışmayı gördükçe yönleniyorlar. Gezi’den önce yalnızlık
> mesaiden kafayı kaldıramıyorduk. İnşaat sektörü > Pazar günleri
dahil sabahlama. Oturup konuşamıyoruz. Kent / rant dönüşümü >
mesainin parçası. Öz örgütlenme olmalı. Yerel / yakın çevre örgütlenmesi
yaparken geniş müşterekleri unutmayalım. Hemşehrilik dayanışması daha
önemlidir. Lazım ve o sayede bulunuyorum işimde. İkisi beraber olmalı.
Büyük perspektifte kaybetmeyelim.
- 1 aydır dahil oldum. İşten
vs. dolayı. Sürekli katılamayacak, enerjisi düşük insanlar olarak
‘Naapacağım, ne kadar etkili olabilirim’ soruları var. Yakınlaşmamızı
engelliyor. Merkezileşme > ikinci zorluk. Sınırı geçmek gerekiyor.
Kapıdan girmeliyim > çekingenlik. O kapıyı nasıl daha fazla
açabiliriz, sınırı kaldırabiliriz? Emek hiyerarşisi sorunu > üç
haftada bir gelmek de kabul edilebilmeli.
- Otonomi, özerklik
fikri ilgi çekici. 15 yıl önce bunları konuşmak mümkün değildi. Hayatın
yeniden örgütlenmesi > kapitalizm bir ilişki ve üretim biçimi. Burada
mikro düzeydeki dönüşüm makro düzeye yansımayabilir. Sadece dayanışmaya
odaklanmakla kalmamalı. Kriz > 2001 > aile dayanışması olduğu
için, köy usulü ilişkiler sayesinde ayakta kalındı. Diğer örgütlerle de
ilişkili olmalı. Oy kullanma önemli. Azınlık – çoğunluk ayrılığı çıkması
çok da kötü değil. Ayrılıkla birlikte biraradayız. Konsensus > aktif
bireyler > istemeden de olsa yönlendiriyor. Her kişinin önerisi
oylanabilmeli. Daha sağlıklı olur. Çok tartışmamış olsak bile evet ya da
hayır diyebilmeli. Eşitlik > herkesin iradesi eşit olmalı. Otonomi,
özerklik heyecan verici ama kamusal alan mücadelesi olmalı.
-
Net bir şeyler çıkmasa da iyi. Dil önemli > ezbere başlama olunca,
bitmeye başlıyor. Arayan ve başka bir şey bulmaya çalışan dil var ve bu
çok önemli. Karar alma süreçlerinde kim daha çok etkileniyorsa onun yer
alması ve bunun sorumluluğunu üstlenmesi lazım. Bunun mekanizmaları
kurulmalı. Kapıdan girmek kolay değil. Birçok insan Geziyi destekliyor.
Fakat mahalle dayanışmalarına gelmeyebiliyorlar. İçe kapanmayı aşmalı
> o kapıdan nasıl girecekler? Bu mekanizmaları bulmalı. Önce işleri
tanımla > sonra mekanizma ve yöntem dene. En başından beri
kuşkulanmamız da lazım. Gerçekten katılım oldu mu? Rotasyon oluyor mu?
Üretkenlik oluyor mu? Sürekli test etmeli. Kararlara gelemeyenleri de
katacak yollar bulmalı.
- Oylama > işimizi kolaylaştıracak
bir şey olsa da. Türkiye> Müslüman Türk Erkek. Burada> Solcu Erkek
kazanır. Şimdiye kadarki siyasi yöntemlerden farklı olmalı. Aciliyet /
süreklilik karşıtlığına katılmıyorum. Kişisel tepkilerimiz ve kolektif
tepkilerimiz çarpışmamalı. Kişisel olarak varolmamalı demiyorum.
Birimize acil gelen diğerimize daha az acil gelebilir. Acil cevaplar
üretmek gibi özel zorunluluğumuz yok. Politik işlerin gerektirdiği
eylemler üretebilir. Sloganı, sokağı da içerebilir ama başka şeyler de
olabilir.
- Oylama yapan dayanışma var mıdır? Cevap: Hayır.
* Üçüncü çalıştayın teması ne olsun?
- Podemos – İspanya. Sorunlar vs. yaşadılar. Onlardan iki kişi getirip Yoğurtçu’da etkinlik yapabiliriz.
- Çalıştay- biçimini tartışmalı. Gezi başarılı mıydı, başarısız mıydı? gibi tartışalım.
- Podemos’tan bahseden arkadaşın önerisi heyecan verici. Michael
Hardt’ın dediği gibi bize hem önem addetti, hem de soruna değindi. Hardt
> hiçbir şey olmamamız gerektiği gibi sınırlar olmamalı. Yeni bir
toplumsal formasyon olmalı. 5 yıldız hareketi, Podemos gibi hareketler. 5
yıldız > sosyal medya önemli. Bu deneyimler kısa vadede sonuç verir
hale geldi. %27 oy – gibi şeyler heyecan verici. Böyle örnekleri
konuşmak bence daha verimli yöntem konuşmaktansa. Hiç ufkumuzun
görmediği şeyler duyabiliriz. Temmuz gibi gelsinler.
- Sıradan
insanı örgütlemek gerekiyor. Kimse bunu nasıl yapacağımızı bilmiyor.
İlkesel bir uzlaşma yaşıyorsak – süre koyalım önümüze ve bunu yeni
çalıştayda düşünelim. Alternatif eylemler, mahalle ilişkisi, diğer
ülkeleri vs. de katarak böyle bir çalıştay yapalım.
- Önerim
devam etmemiz. Yurtiçi örnekleriyle ilgilenen arkadaşımızın çalışmaları,
bizim ve yurtdışı örnekleri > somuta dönüşecek bu çalıştay.
- Gezi’nin başarısızlığına baktığımızda, sınıfsal olarak bütünleşmeme
eleştirisi var. Mahallelerdeki ücretlilik ilişkisi > gidip fabrikada
çalışan işçilere ulaşmak değil de, Yeldeğirmeni’ndeki ücretlilik ve emek
süreçleri ile ilgili çalışma yapılmalı derim.
- Acil > içe
kapanma tehlikesi ve otonomi tehlikesini de tartışmalı. İşgal evi
üzerinden vücut bulma > bu mekanda tartışırken gözardı ediyoruz >
forumlar sönümlendi. Kooperatifi konuşmak yerine bunu konuşmalı Üsküdar
vs. İşgal evi ortadan kalkarsa dayanışmanın zemini de ortadan
kalkabilir. Mücadeleyi büyütmeli.
- Karşıdan geliyorum.
Kadıköy forumları tarihsel önemi olan bir şey yapmakta. Bu tartışmalar
biçimlendiriyor. Kooperatif vs. stratejinin aslında parçaları.
Tartışmayı başka forumlara sızmayı sağlamak için > anonim yazılarla
sanal mekan inşa etmeli. Aralarda da katılım olmalı. Web ortamı olmalı.
Ortak hareketin stratejisini beraber tartışmalı. İtalya, Yunanistan,
Mısır’daki akımların temsilcilerini çağırmalıyız. Enternasyonal ayağı
olan > tüm dayanışmaları çağırmalı. Sosyal Forum olabilir.
Diyarbakır, Van, Amasya… da gelmeli. 360 gündeki bağları da kurmalı.
Düzenli çalıştaylar > mücadelenin kurucu öğeleri. Yaşadığımız
sorunlara çözüm üretmeye aday olan tek yer aslında burası. Stratejiyi
kuracağız.
2010 Avrupa sosyal forumundan ne farkı var? >
Deneyimlerden yola çıkıyor. Alçakgönüllü olalım > herkesi kapsamak
zorunda değil.
- İki öneri 1. Teorik çerçevesi olan çalıştay
2. Mahalle pratiği tartıştığımız çalıştay. Güven ortamında şekillendik.
Çok geniş tartışmaları sürdürecek pozisyonda değiliz. Kendimizi
geliştirmeli ve Çalışma Grubu’yla sürdürmeli. Hardt önceden
söyledikleriyle çelişen şeyler söyledi. Yaşanılan meselelerden yola
çıkarak tartışma kanalı açarsak iyi olur. Toparlanmaya ihtiyacımız var
henüz.
- Varolan tartışmaların dışına çıkmayı istemiyoruz.
Katılımı dert ediyorsak yöntemi de dert etmeliyiz. Ben Göztepe
forumundanım. Özgürlük ve ani karar alma anlayışı üzerinden fikir
ayrılıkları oldu. Bu kavramları tartışmış olsaydık daha iyi olurdu.
Katılımı sağlamanı tek yolu insanları karar süreçlerine katmaktır.
- Önceki konuşmalar > Gezi’den sonraki sönümlenme. Hareketi büyütme
adına yapılacak işler. Bence her konuda Çalışma Grubu oluşmalı,
olgunlaştımalı, buraya sunmalı. Hareketi büyütmek ve Mahalle
örgütlenmesi > başlı başına çalıştay konusu. Öneri: Nasıl daha fazla
mahalleliye ulaşırız ve hareket nasıl büyütülebilir?
- Öncelik
> kendi dayanışma faaliyetlerimiz. İspanya, Yunanistan, İtalya’dan
gelenlerle yaparsak arkeolojiye kaçabiliriz. Öyle bir çalıştayı
yapabilmek için önce kendimizi varetmeliyiz.
- Olgunluğa
gittikçe yaklaşıyoruz. Sosyal forumun tek öznesi burası olamaz. Ancak 6
ay içinde gibi olabilir. Daha gelişmeye ve olgunlaşmaya ihtiyacımız var.
Sosyal foruma kalkışırsak biraz dağılabiliriz. Eylemek ve örgütlenmek
üzerine gidebiliriz.
- 1 sene önceki şeyler tekrar yaşanabiliyor.
Moderasyon kızabiliyor. Uzunca bir süre bu yüzden sessiz kalınabiliyor.
Burada değildim > daha önce çok aktiftim. Benim gibi birçok insan
kendi sanal dünyasına döndü. Elini taşın altına koyanlardı. Ulusalcı,
Kürt milliyetçisi… pek çok eğilimden kişi vardı. Onlara tekrar
dokunmalı, onlara ulaşılmalı. Destek vermiş insanları toplayabilirsek
başkalaşabiliriz. (Soru: Sizden başlayalım > neden gittiniz?) İş
yoğunluğu ve dilin ötekileştirici olması. İşleri hızlandırmak için
koordinasyon kuruluyordu fakat uygulamada çok fazla çalışmak zorunda
kalıyorduk.
*Üçüncü çalıştayın konusu, ‘Mahalle Örgütlenmesi’ olarak belirlendi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder